SAHA DİZİLİŞLERİ VE TAKTİK ANLAYIŞ
“ Taktiksel dizilişler, top sende iken ne haldesin ve top rakipte iken ne haldesin ona bakılarak belirlenir”.
Kuzey ülkeleri, taktiksel dizilişlerin en etkili olduğu ülkelerdir. İzlanda, Danimarka, İsveç, Norveç gibi ülkeler yetenek olarak eksikliklerini hem fizik üstünlüğü ile hem de defansif taktiksel dizilişler ile gideriyorlar. Makine düzeninde savunma yaptıkları için, dünyanın önde gelen futbol ülkeleri olmasa da, 1-2 basamak altında oluyorlar ve iyi jenerasyon yakaladıkları zaman da, futbolda başarılı olabiliyorlar.
Dizilişlerin hangi ülkelerde önemli olduğunu vurguladıktan sonra önemsiz olan bizim ülkemizdeki taktiksel dizilişleri inceleyelim. Ülkemizde yazımızın ilk cümlesinde yer aldığı gibi rakibin durumuna göre dizilişler çıkıyor. Taktikler, baskı yendiği zaman veya güçlü bir rakip karşısında çarçabuk 6-4-0’a dönüşebiliyor. Major liglerde çok fazla örneğini göremezsiniz. Hatta ben dünyanın pek çok ülke futbollarını izleyen biri olarak pek raslamadım bizdeki bu duruma. Peki neden biz de taktiksel dizilişlere önem verilmiyor? Veya sadece görüntüde/tahtada kalıyor dizilişler? Bu konu araştırılması gereken TV'lerde üstünde durulması gereken bir konu.
(Ülkemizde baskı yiyen takımın dizilişi)
-----------------------------------------------------------------------------
Ülkemizde taktiksel gelişim, antrenörlük kursları geliştikten sonra veya bu sistemin ülkemize gelişinden sonra oldu aslında. UEFA’nın dayatması sonucu antrenörlük, artık uzun süreli kurslara tabi tutularak, lisans alındıktan sonra yapılmaya başlandı ve bu kurslarda temel öğreti, dizilişler üzerineydi. Top rakipteyken ve senin takımında iken nasıl pozisyon alındığının üzerinde çok duruldu bu kurslarda. Belki de senelerdir hocalık yapanlar ilk defa o kurslarda bunları öğrendi. Benim de şahit olduğum, bir çok kellifelli hocanın ne kadar aciz duruma düştüğünü gördüm bu kurslarda. Tabii başlangıçta o hocaların, gelenekselliklerinden vazgeçmemesi, bu öğretilerin sahalara yansımasını geciktirdi. Yeni nesil hocalar bu öğrendiklerini sahaya azda olsa yansıtmayı başardılar. Bu hocalardan gören futbolcular, antrenörlük yıllarında bayrağı daha yukarı taşıyacaktır.
Taktiksel dizilişe sahip çıkmak, zaman isteyen, çalışmak isteyen özveri isteyen bir program. Ülkemizde antrenörlerin fazla zamanı olmadığı için, yapılacak pek çok, daha doğrusu düzeltecek pek çok iş olduğu için yeterli önem verilmiyor. Acil işe yarayacak antrenman metotlarıyla başarıyı yakalamaya çalışıyorlar.
Peki bizim antrenörlerimiz saha içi dizilişleri neye göre belirliyorlar? Aslında cevap herkezin bildiğidir. O senenin akımına göre karar veriyorlar. Hatırlayın liberolu dört 4-4-2’den 3-5-2’ye dönüşü. Daha sonra Uche-Högh ile Pereira’nın getirdiği tandem savunma anlayışı. Yunanistan’ın tek forvetli Avrupa şampiyonluğu ve en son Avrupa Şampiyonası’nda (2016) üçlü defansın öne çıkması. Bu tarz olaylar, ülkemizin saha dizilişlerini belirledi. Her hoca alt yapısını bilmediği saha dizilişini, popüler kültüre uyarak, takımına yansıttı.
Ülkemizde iyi örnekler yok mu? Tabii ki var. Abdullah Avcı bunun öncüsü gibiydi. İlk senelerinde savunmadaki disiplini, başarıyı getirdi. Ancak bir parantez açmak lazım. Göksel Gümüşdağ, ülkenin diğer başkanları gibi yapmayıp, başarısız sonuçlara rağmen arkasında durması, hocanın buralara gelmesindeki faktörlerden bir tanesi. Abdullah Avcı’da savunmadaki oyununu, hücuma da çok iyi yansıtarak -ki şampiyonluk hücum futboluyla gelir- bu senelerde şampiyonluğun favorileri arasında takımını gösterdi.
Abdullah Avcı’nın yanına Aykut Kocaman’ı da eklememiz lazım. Aykut hoca son 3-4 yıl içerisinde taktiksel saha dizilişine çok önem vererek, Konyaspor’da başarılar kazandı.
----------------------------------------------------------------------
Taktiksel saha dizilişleri ve onun getirileri derin bilgi ister. Pek çok varyasyonu beraberinde getirir. Bilgin yok ise derine inemezsin. Bir yerde tıkanıp kalırsın. Sadece yapılanlardan esinlenerek bir şeyler yapmak değil, kendinden de bir şeyler katman lazım. Kendini geliştiren cesurlar başarılı olur. Başarılı olduğu sistemi aynen devam ettiren kalıcı olamaz. Başkalarından gördüklerin ile bir yere kadar gidersin. Aynı emitasyon eşyalar gibi ilk başta aynısı gibi durur, yıllar geçtikçe foyaları ortaya çıkar.
Saha dizilişlerinde oyuncu yapıları da çok önemlidir, saha dizilişlerinde oyun anlayışı da çok önemlidir. Her teknik direktörün bir oyun anlayışı var ve oyuncularından ona uymalarını isterler. Halbuki bir önceki hocası, şimdikinin tam tersini istiyordu! Oyuncu hazırlamak lazım. Aslında çok zor olmayan şeyleri veya istediği oyun anlayışını oyuncusuna aktarma işini, hem kendi bilmediği için(iyi derecede) hem de iyi anlatamadığı için oyuncu istediği şeyleri yapmayınca, hemen “bu seviyede böyle şeylerle uğraşıyorum” yakınmalarıyla bir sonraki seçeneğe geçip ya da başka bir oyuncu transferini isteyip, kendi beceriksizliğini örtmek ister, kolaya kaçar.
Oyuncu yapılarının önemi, top rakipteyken merkeze daralma veya topa sahip iken kanat oyuncularının beklerin önünü açmak için merkezden top almasını istediğinde ve benzeri şeylerde ortaya çıkıyor. Mesela süratli oyuncular, sıkışık alanda kalabalık bölgede oynamak istemez çünkü dar alan için yaratılmamışlardır. O yüzden kalabalığa girmezler ama teknik direktörler hem savunma alanında hem de hücum ederken topun olduğu bölgede kalabalık olmak ister. Bu tarz oyuncular savunmada iken merkeze sıkışmak istemez çünkü topu kaptıkları zaman onun aklında, hemen topu alıp, sürati ile bir an önce kaleye gitmek vardır. Bu oyuncu tipleri topu kaptığı zaman birebir kalacağı veya defansın arkasına koşu yapabileceği yerlerde dururlar, ki pozisyona girip kendilerini kanıtlasınlar. O yüzden bek oyuncusunun önünü açmakmış falan o işlerle uğraşmazlar. He tabi bu tarz oyuncular fiziksel özellikleri çok iyi olduğu için akıllarına çok kullanmazlar.
Sözün özüne gelirsek, kulüpler kendi sistemlerini oluşturmaları, o sisteme uygun hocalar ve oyuncuları bünyesinde bulundurması ve daha ileriki senelerde transferlerini ona göre yapmalıdır. Yeni gelen oyuncu, diziliş hakkında sistem hakkında hiçbir şey bilmese de ya da önceki hocaları tam tersini istese de; sistem, oyuncuyu çok çabuk adapte edebilmelidir. Oyuncular karmaşıklıkları çabuk öğrenemez ama düzen içerisinde çabuk uyum sağlar.
Doğru yönetilen bir kulüp saha dizilişleri ve taktik anlayışından anlaşılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder