Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final Ardından
Şampiyonlar ligi, pandemi sonrası yeni formatıyla yani tek maç usulü tarafsız saha maçlarıyla hayatımıza yeni bir heyecan kattı. Dünya Kupası heyecanı tadında maçlarla çeyrek final maçları tamamlandı.
Atalanta-Paris SG
PSG, çok zorlandığı hatta son dakikalarda maçı geri çevirerek yarı finale çıkmayı başardı.
Maça iyi başlayıp iyi görüntü veren Atalanta idi. PSG’de ise Neymar, fiziksel görüntüsü çok iyi durumda olduğunu gösteren üst üste driplingler yaptı. Ancak isminin ağırlığını bu pozisyonları tamamlayamayarak kaldıramadı. Son vuruş anına kadar güçlü getirdiği pozisyonları, acemice harcadı. Maçın genelinde de böyle devam etti. İkinci yarının ortalarına doğru artık Neymar topla daha fazla oynamaya, ikili sıkıştırma yemesine rağmen hala o bölgeyi zorlamaya başlayıp, takımına zarar vermeye başlıyordu. Ta ki Mbappe maça girene kadar. Tam Neymar takıma zarar vermeye başladığı sırada, onun yükünü alabilecek birisi girdi. Takımın diğer süper starı Mbappe. Girer girmez korkutucu güç olduğunu gösteren pozisyonların içinde bulundu. Takımını umutsuzluğa düşmesine izin vermedi. Sonuçta PSG son dakikalara mağlup girmesine rağmen maçı kazanmasını bildi.
Burada Paris SG’nin hocası Thomas Tuchel’in hakkını vermek lazım. Paris gibi yıldızlar topluluğu bir takımı, diri tutabilmiş. Neymar’ı fiziksel görüntü bakımından Barcelonadaki haline büründürmüş. Halbuki Tuchel’den önce Neymar fiziksel kötü durumdaydı ve işin sadece show kısmındaydı. Şimdi öyle değil. Daha prensipli ve takıma daha faydalı. Sadece 3.bölgede değil her alanda daha etkili durumda. Ha keza Mbappe. O da sakatlıktan yeni kurtulmasına rağmen çok diri döndü. Bunlar hoca başarısıdır. Büyük oyuncuları fiziksel hazır durumda tutmak kolay iş değildir.
Tuchel’in bir diğer tebrik edilmesi gereken tarafı, takımı takım gibi yapması. Tamam bunun için 2 sezon harcadı ama artık Tuchel’in imzası atılmış durumda. Takıma hakim durumda. Takım kurgusu iyi seviyede. Geçen sezonlarda, top rakibe geçtiği anda 3-4 oyuncu topun arkasında kalırken, şimdi öyle bir durum yok.
Sözün sonunda artık Paris SG, son haliyle kupaya çok yaklaştı.
———————
Atletico Madrid-Leipzig
Çeyrek finalin diğer karşılaşması Leipzig-A.Madrid’di. Maça baştan sona Leipzig hakimdi ve maçı kazandı. Sadece J.Felix’in oyuna girmesiyle ve Felix’in adam eksikten oyunuyla bir ara bocalasalarda, tekrar golü bularak maçı kazanmayı bildi.
Leipzig, taktiksel ve fiziksel çok iyi görüntü verdi. Tek eksiği forvet hattıydı. Aslında forvet hattı değil de Poulsen’di. Bir takımın en zayıf halkası santrafor ise durumun kötüdür. Atletico Madrid’e karşı çok iyi oynayıp, rakibini sahasından çıkarmamasına rağmen son dakikalarda maçı kazanmasının tek sebebi santrafor eksikliğiydi. Timo Werner’in Chelsea’ye transferi ve bu maçlarda oynayamaması, Leipzig için çok büyük kayıp oldu. A.Madrid’i yenmelerine rağmen bu eksiği çok hissettiler. Senelerdir Redbull Leipzig organizasyonunun yaptığı tek hata olabilir.
Leipzig için başka bir parantez açılması gereken şeyde hocaları Nagelsmann. Genç olması ayrı ama taktiksel olarak çok büyük hoca. Alman hocaların gelişimleri son senelerde üst düzey seviyede. Bunun gelişimimidir bilemiyorum ama sanki onlardan bağımsız olarakta ayrı bir taktiksel yeteneği var Nagelsmann’ın. Üçlü savunma anlayışını aynı tutup ama orta sahadaki 6 oyuncuyu çok değişik yerleştirebiliyor. Ve bu oyunu da oynatıyor.
Oyuncularının fiziksel diriliği, top teknikleri ve saha parselizasyonu üst seviyede Lepzig’in. Bence tek eksikleri oyuncu kalitesi. Hücum hattı zayıf. Upamecano çok iyi oynamasına rağmen, hataya açık oyunu var. Bu zaaflar yarı final veya finalde kendisini gösterecektir.
Barcelona-Bayern Münih
Bu eşleşmede Barcelona’dan daha çok bahsetmek lazım. Barcelona’dan da daha çok Teknik direktörleri Q.Setien’den. Setien benim küçük takımlarda çok beğendiğim bir hoca. Pas oyununa önem veren, oyuncuları geliştirebilen ve taktiksel iyi bir hoca ama Barcelona’da ki donuk hali, daha doğrusu ezik hali, istediklerini gerçekleştirememesinin en büyük sebebi. Geldiğinden beri Barca’nın bırak iyi oyunu, istekli oyun dahi oynayamaması(1-2 maç hariç) hayal kırıklığıydı. Bu uzun süreli kötü ve haliyle isteksiz oyunun sonucunda Bayern’den 8 gol yiyerek, Barcelona macerasını bitirdi.
Bayern Münih için söylenecek söz ise, dinamizm olabilir. Hem fiziksel hem de taktik ve teknik olarak, aynı zamanda da kaliteli oyunculardan kurulu Bayern Münih. E böyle olunca da saha içi fark oluşturan bir takım oluyor. Hem de Barcelona gibi pas yapabilen bir takıma karşı. Zaten skordan da anlaşılacağı gibi ezdi geçti Bayern Münih.
Manchester City- O.Lyon
Maçın favorisi Manchester’in mavilileriydi. Hem pandemi sonrası formuyla hem de rakibinin Lyon oluşuyla kazanacağı düşünülüyordu ama Guardiola’nın hem taktik hem de oyuncu tercihleri elenmesine sebep oldu.
En başta Guardiola, bu kadar büyük paralar harcayıp vasat takım kurması en büyük hatası.
Lyon maçında kurduğu kadroda,hücum hattında Sterling, orta saha De Bruyne harici fark oluşturacak oyuncu yoktu. Onunla beraber Lyon’un hızlı oyuncularına karşı, top rakipte iken geri kaçması gerekirken, savunmayı öne çıkararak mağlubiyete zemin hazırladı.
Hücumda bekleri kanat oyuncularına destekletmeyip içeri çekerek, öndeki oyuncusunu hep 1’e 2 bıraktı. Böylece hücumda çok etkisiz kaldı. Tabii bu söylediklerim Mahrez girdikten sonra olanlar. Mahrez’den önce 3-4-1-2 oynuyordu ve hiçbir kanat organizasyonu yoktu. Tek yaptıkları Sterling’in defans arkası koşularına pas atmaktı.
Cancelo’nun maç boyunca hiç sıfıra inmemesine dur dememesi de ayrı hataydı. Bütün maç boyunca Cancelo, topu içeri çekip pas yaptı. Hiç çizgiye inmedi, böylece rakibin dengesini hiç bozamadı. Cancelo yerine sol ayaklı oyuncusunu oraya koyabilseydi, rakibin savunmasını genişletebilirdi.
City maç boyunca çok az orta yaptı. Zaten Guardiola takımları orta yapmaya karşı gibidir ama Lyon maçında kanatlar çok iyi kapanmışken, hala içeri zorlamaya çalışması pozisyon bulmasını engelledi.
Sonuç olarak bu mağlubiyet Guardiola’ya yazılır ve Guardiola oyunu artık çeyrek finali geçemiyor. O da kendini güncellenmesi lazım.
Bu sonuçlardan sonra yarı final eşleşmelerinde 2 Fransız 2 Alman takımı olacak. Beklenen final Bayern Münih-Paris SG. Bayern Münih’in finali göreceğini hatta kupayı kazanacağına inanıyorum ama diğer taraftaki eşleşmede Leipzig sürpriz yapabilir. Evet Leipzig’in finale çıkması sürprizdir. Eğer Mbappe’nin sakatlığı devam etseydi, Leipzig turu geçer derdim ama Mbappe çok büyük bir koz. Bütün dengeleri değiştiriyor. Aynı zamanda PSG’nin hocasının bir Alman olması da artısı.
Bu karşılaşma çok çekişmeli aynı zamanda taktiksel açıdan da çok güzel bir karşılaşma olacak.
Güzel bir Final Four bizi bekliyor. Maçlar seyircisiz olmasına rağmen o kadar kaliteli geçiyor ki, seyirciyi hatırlamıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder